SerSEri_GeNçLiK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SerSEri_GeNçLiK

SeRsErİlEr MeKaNi
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Baltalimanı Antlaşması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Erkek Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 32
Lakap : KaPTaN
Kayıt tarihi : 15/09/08

Baltalimanı Antlaşması Empty
MesajKonu: Baltalimanı Antlaşması   Baltalimanı Antlaşması Icon_minitimeC.tesi Eyl. 20, 2008 2:54 pm

Osmanlı Devleti'nin, 1838’de,
İngiltere ile Baltalimanı’nda imzaladığı ticaret antlaşması.
Avrupa’da sanayi inkılabının neticesi olarak daha fazla ham maddeye ihtiyaç
duyulmaya başlandı. Bunun üzerine Osmanlı hükümeti de 1826’dan itibaren, ham
maddesini dışarıya çıkararak, esnafın işsiz kalmasını önlemek maksadıyla bir
nevi himaye sistemi olan yed-i vahid (tekel) usulünü uygulamaya koymuştu.
Sistemin, ayrıca, yeni kurulmuş olan Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusuna
kaynak bulmak ve üreticinin mahsulünü ucuza satarak aldanmasını önlemek gibi
gayeleri de bulunuyordu. Yed-i vahid uygulaması özellikle İngiliz tüccarlarını
son derece rahatsız ediyordu. Nitekim, İngiliz sefiri Ponsenby, yed-i vahid
usulü ile ticaret serbestisine konmuş engellere şiddetle çatmakta; Türkiye’de
mahsul yetiştirenler, bunların fiyatlarını tespit etmekte yegâne hakim olan
imtiyazlı kimselere satmak mecburiyetinde kaldıkça, Türk sanayiinin geriliğe
mahkûm kalacağını iddia etmekteydi. Kısaca yed-i vahid usulü, İngiltere’nin
Osmanlı Devletini gönlünce sömürmesini engellemekteydi.

Bu sebeple İngilizler, Osmanlı ticaretinde kendilerine ters düşen hükümlerin
kaldırılması için 1833’ten itibaren ünlü hariciye nazırları Palmerston
aracılığıyla uğraşmaya başladılar. 1836’daki müzakerelerde Osmanlı heyetine
başkanlık eden gümrük emini Tahir Efendi, eski düzenden mümkün olduğunca az
taviz vermeye çalışmış ve İngiliz isteklerine boyun eğmemişti. Bu durumda
İngiliz diplomasisi, Osmanlı bürokrasisinin zayıf ve bunalımlı bir devresini
kollamaya başladı. Nitekim bu fırsat, iki yönlü bir şekilde, İngilizlerin
karşısına çıktı. 1837’de Londra büyük elçiliğinden hariciye nazırlığına
getirilen Mustafa Reşid Paşa, İngilizlere
yakın bir müzakereciydi. Londra büyükelçiliğindeyken mason locasına kayıtlı olan
Reşid Paşa, Osmanlı Devletini, iktisadi bakımdan çökertecek bir antlaşmaya
yanaşmakta hiç tereddüt göstermedi. Bu sırada Mehmed Ali Paşa, Mısır'da Osmanlı Devleti
için büyük bir tehlike arz ediyordu. Reşid Paşa, Mısır meselesinde İngilizlerin
yardımlarını temin bahanesiyle, Baltalimanı’ndaki yalısında dört gün süren ve
çok gizli tutulan pazarlıklar sonucunda, 16 Ağustos 1838’de Osmanlı-İngiliz
ticaret antlaşmasını imzaladı. Antlaşma, 8 Ekim 1838’de Kraliçe Victoria, bir ay
sonra da Sultan Mahmud
tarafından tasdik olundu. Esas ve zeyl olmak üzere iki kısım halinde tanzim
edilen antlaşmanın birinci kısmı, iç ticarete ait maddeleri; zeyli meydana
getiren ikinci kısım ise İngiltere’den ithal edilecek mallarla, transit
eşyaların gümrüklendirilme şekillerini ihtiva ediyordu.

Antlaşmanın zeyl kısmının ikinci maddesine göre, zirai mahsullerle sair eşya
üzerine konan yed-i vahid yani tekel usulü, tamamen kaldırılıyordu. Bu maddeyle
emperyalizmin önündeki engeller kaldırılarak, iktisadi sistemimiz felce uğramış
oluyordu. Ayrıca, iç ticaretin, Osmanlı vatandaşlarına münhasır kalması da
kaldırılıp, istisnasız bir şekilde İngiliz tüccarlarına veriliyordu.

Antlaşmanın diğer önemli hükümlerine gelince, dördüncü madde ile, Britanya
tebaası, Osmanlı memleketleri mahsulü olan bütün maddeleri, istisnasız olarak
ihraç etme iznine sahip olacaklardı. Altıncı madde ile transit resmi
kaldırılmaktaydı. Yedinci madde ile, İngiliz gemileriyle gelen İngiliz emtiası
için, bir defa gümrüğü ödendikten sonra, ithalatçı veya alıcı tarafından nereye
götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti. Antlaşmanın bu hükümleri
ile, Osmanlı hazinesi, önemli bir
gelir kaynağından mahrum kaldı. Önceden yabancı bir emtia bir eyaletten diğer bir eyalete geçerken, ilave
gümrük ödemek zorunda bulunduğundan, fiyatı artarak rekabet gücünü kaybediyordu.
Şimdi ise, Osmanlı tüccarı, bir yerden bir yere bir malı götürüp satarken yüzde
12 vergi verirken, İngiliz tüccarları, ortakları ve adamları, yüzde beş vergi
ödeyecekti. Böylece, İngiliz tüccarları, Osmanlı tüccarına karşı korunmuş
oluyordu. Bilahare transit resminin devam etmesine karar verilmiş ise de, buna
karşılık ithalat resimlerinde, yüzde ikiye varan bir indirime daha gidildi.

Bu arada antlaşma hükümlerinin Mısır, Afrika eyaletleri dahil bütün Osmanlı
ülkelerinde ve her sınıf halk tarafından tatbik ve riayet olunacağına dikkat
çekildikten sonra, isteyen bütün dost devletlere de istisnasız olarak
antlaşmanın teşmil edileceği taahhüt olunuyordu. Nitekim, 19. yüzyılın ilk
çeyreğine kadar, Osmanlı dış ticaretinde birinci sırayı alan Fransa,
menfaatlerine halel geleceğini bilerek bu antlaşma hükümlerine şiddetle karşı
çıktığı halde, çok geçmeden 25 Kasım 1838’de yukarıdaki maddeye istinaden aynı
hükümleri ihtiva eden bir antlaşma imzaladı. Bunu, Avrupa’nın diğer devletleri
takip etmekte gecikmediler. 31 Ocak 1840’ta İsveç ve Norveç, 2 Mart 1840’ta
İspanya, 14 Mart 1840’ta Hollanda, 30 Nisan 1840’ta Belçika, 1 Mayıs 1841’de
Danimarka ve 20 Mart 1843’te Portekiz ile antlaşmalar imzalandı.

Mustafa Reşid Paşanın faaliyetleri sonucu, 1838’de önce İngiltere ve sonraki
yıllarda diğer Avrupa devletleriyle imzalanan bu ticari antlaşmalar, esnafı ve
tüccarlarımızı uşaklığa, devletimizi de borç bataklığına düşürmekten öte bir işe
yaramamıştır. Nitekim, antlaşmanın imzalanmasından sonra Avusturya başbakanı;
“İşte Osmanlı şimdi bitti!” derken, Osmanlı’ya büyük bir darbenin vurulduğunu
daha işin başında söylemekten kendini alamamıştır. Aradan yirmi yıl geçtikten
sonra, 1858’de antlaşmanın tesirlerini anlatan İngiliz Edward Michelson ise;
“Yabancı ülkelerde büyük ünü olan Türk sanayiinin birçok kolları, şimdi tamamen
yok olmuştur. Bunlar arasında pamuk sanayii başta gelir ki, bunlar tamamıyla
İngiliz sanayii tarafından sağlanmaktadır. Şam’ın çelik bıçakları, Kıbrıs’ın
şekeri, İznik’in çinisi, Teselya’nın iplik
boya sanayii hep yok olmuştur. Bütün bu sanayi kollarının, bugün, Türk
topraklarında artık izi bile kalmamıştır” derken, Türk sanayiinin düştüğü acı
durumu dile getirmiştir. Bu ticaret antlaşmaları, devlet hazinesini, önemli
masrafları karşılayamaz hale getirdi ve Avrupa’dan borç alma yolu açıldı.
Böylece, dışa bağımlılık devri başlamış oldu.

Gerçekten de Sultan
Abdülaziz, 1861’de tahta çıkarken, 1838 ticari antlaşmalarının bir neticesi
olarak, dış ticaretin yanında iç ticaret de yabancıların eline geçmiş, büyük
çapta mali ve iktisadi çöküntü içerisinde bulunan bir devletle karşılaşmış
idi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://serseri.hareketforum.com
 
Baltalimanı Antlaşması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SerSEri_GeNçLiK :: +++TÜRK TARİHİ+++ :: Antlaşmalar-
Buraya geçin: