SerSEri_GeNçLiK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SerSEri_GeNçLiK

SeRsErİlEr MeKaNi
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Paris Antlaşması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Erkek Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 32
Lakap : KaPTaN
Kayıt tarihi : 15/09/08

Paris Antlaşması Empty
MesajKonu: Paris Antlaşması   Paris Antlaşması Icon_minitimeC.tesi Eyl. 20, 2008 2:49 pm

Kırım Harbi'nden sonra, 30 Mart 1856
tarihinde, Osmanlı Devleti ile,
Avusturya, Fransa, İngiltere, Prusya, Rusya ve Sardunya (İtalya) arasında,
Fransa’nın başkenti Paris’te imzalanan sulh antlaşması.
On dokuzuncu yüzyılın ilk yarısında, dünyada iki büyük İslâm devleti vardı.
Birisi Osmanlı Devleti, ikincisi Hindistan’daki Gürgâniye (Timuroğulları / Babürlüler)
Devletiydi. Her iki devletin sultanları,
İslâm dînine bağlıydılar, hattâ İslamiyet'in bekçisiydiler. İslamiyet'i
yeryüzünden kaldırmak ve kendi sömürge siyasetini devam ettirmek isteyen
İngiltere, güçlü İslâm devletlerinin bulunmasını istemiyordu. Bu sebeple
İslamiyet'in bekçileri durumunda olan bu iki devleti yıkmak için planlar
hazırladı.

Önce Gürgâniye Devletini parçalamaya karar veren İngiltere, böylece,
Hindistan’daki Müslümanları başsız bırakmayı ve Hindistan’ın hazinelerine,
ticaretine hakim olmayı planladı. Bunu da zaman içinde başardı.

İngiliz idarecileri, planlarına mâni olacağından korktukları Osmanlı
Devletini de devre dışı bırakmaya çalıştılar. Osmanlılarla Rusları savaştırmaya
gayret ettiler. Avusturya ve Prusya, Osmanlı-Rus Savaşının önlenmesini
istedilerse de, İngilizler çeşitli vaadlerle elde ettikleri Mustafa Reşid Paşa'yı, harbe teşvik ettiler.
Yardım edeceklerine, zafer kazanacağına, böylece Osmanlıların bir numaralı adamı
olacağına inandırdılar. Mustafa Reşid Paşa, Bâbıâlî’de 163 kişiyi toplayarak Rusya’ya
karşı harp açılmasına karar verdirdi. Bu kararı, bir hileyle, genç padişah Sultan Abdülmecid Han'a da tasdik
ettirdi. Böylece 1853 senesinde, Rusya’ya karşı harp ilan edildi. İngilizler,
Rus Çarı Birinci Nikola’nın, Kudüs’te Katoliklere karşı Ortodoksları
ayaklandırdığını ileri sürerek, Rusların, Akdeniz’e inmesini istemeyen Fransa’yı
da harbe soktular. İngiltere ve Sardunya (İtalya) da Osmanlı Devletinin yanında
harbe katıldılar.

Kırım Harbi, Rusya’nın mağlûbiyetiyle sona erdi. 1 Şubat 1856’da, Viyana
protokolü ve yapılacak sulhun ana hatları kabul edildi. Savaş resmen sona erdi.
Protokolde belirtilen esaslar çerçevesinde, 25 Şubat 1856’da, Paris’te, Barış
Konferansı açıldı. Bir ay 4 gün süren ve 30 Mart 1856 târihinde imzalanan Paris
Antlaşmasına İngiltere, Fransa, Osmanlı Devleti, Rusya, Avusturya, Prusya ve
Sardunya devletleri katıldı. Konferansa Fransız delegesi Walewski başkanlık
etti. Osmanlı Devletini Sadrâzam Âlî Paşa ile
Mustafa Reşid Paşanın oğlu Paris büyükelçisi Mehmed Cemil Bey temsil ettiler.

Osmanlı Devleti, Kırım Harbinde galip devletler arasında bulunduğu halde,
Paris Antlaşmasıyla siyasî yönden kayba uğradı.

34 madde olarak imzalanan Paris Antlaşması, şu hususları ihtiva ediyordu:

Antlaşmanın tasdikinden itibaren müttefik devletleriyle Rusya arasındaki
sulh, devamlı kalacak. Taraflar aldıkları yerleri iade edecekler. Osmanlılar ve
diğer müttefik devletler, Rusya’ya Sivastopol, Balaklava, Kamış, Gözleve, Kerç,
Yenikale, Kılburnu’nu; Rusya ise Anadolu Cephesinde işgal ettiği Kars’ı ve
çevresinde işgal ettiği diğer yerleri Osmanlı Devletine iade edecekler.
Taraflar, harp suçlularına umumî af ilan edecekler, esirler karşılıklı
değiştirilecek. Osmanlı Devleti, Avrupa hukukundan faydalanacak, Osmanlı
Devletinin istiklâli ve toprak bütünlüğü korunacak. Bâbıâlî’nin, 18 Şubat 1856
tarihinde, batılı devletlerin teşvik ve baskılarıyla ilan ettiği, Osmanlı
Devleti tebaası olan gayrimüslim vatandaşlara yeni haklar ve imtiyazlar sağlayan
Islahat Fermanı, antlaşmaya taraf
olan devletlerce tescil edilecek. Bu devletler, padişah ve tebaası arasına
girmeyecekler, Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmayacaklar. Boğazlarla ilgili
1841 Londra Antlaşması aynen yürütülecek, Karadeniz tarafsız duruma getirilecek,
bütün devletlerin ticaret gemilerine açık, fakat savaş gemilerine devamlı kapalı
olacak. Osmanlı Devleti ve Rusya, Karadeniz’de donanma bulunduramayacağı gibi,
tersaneleri yıkıp, yenilerini yapamayacaklar. Tuna Nehrinde ulaşım serbest
olacak. Rusya tarafından terk edilecek olan Tuna Nehri deltasının bir bölümü,
Boğdan’a verilecek. Tuna’daki gemi işletmeciliği, Avrupa devletlerinin
muhafazasında olacak. Kırım, Rusya’da kalmak şartıyla Besarabya’nın bir kısmı,
Osmanlı himayesindeki Boğdan beyliğine verilecek, Rusya, Tuna Nehri ağzından
uzaklaştırılacak; Eflâk ve Boğdan beylikleri, Osmanlı himayesinde olmakla
birlikte sahip oldukları imtiyaz ve haklar genişletilecek, kanunlarını kendileri
yapacaklar, millî bir ordu bulundurabilecekler. Bu verilen imtiyaz ve haklar,
antlaşmada imzası bulunan devletlerin ortak garantisi altında olacak, hiçbir
devlet bu beyliklerin iç işlerine karışmayacaktı.

Sırbistan Prensliği, Osmanlı hakimiyetinde kalmak şartıyla tarafların
kefaletinde imtiyazlı olacak. Devletlerin onayı alınmadan Osmanlı Devleti,
Sırbistan’a hiçbir şekilde asker sokamayacak, ancak, eskiden olduğu gibi birkaç
Sırbistan kalesinde Osmanlı askeri bulunabilecek.

Bu antlaşmaya bağlı olarak, antlaşmaya katılan devletler arasında, 1841’de
imzâlanan Londra Antlaşmasını yenileyen Paris Boğazlar Sözleşmesi, Osmanlı
Devletiyle Rusya arasında Karadeniz’le ilgili Paris Antlaşması imzâlandı. Daha
sonra da yine Paris Antlaşmasına bağlı olarak, Osmanlı Devletiyle Rusya arasında
5 Aralık 1857’de Rusya ile sınır antlaşması imzâlandı.

Paris Barış Antlaşmasıyla, Kırım Harbine son verilmek suretiyle, Osmanlı
Devletinin daha fazla yıpranması önlendiyse de, Osmanlı hakimiyeti altındaki
Eflâk ve Boğdan ile Sırbistan’a muhtariyet verilmek suretiyle, Osmanlı
Devletinin hükümranlık hakları zedelendi ve devletin bölgedeki nüfuzu azaldı.
Osmanlı Devleti, doğrudan toprak kaybına uğramadı, fakat siyasî ve ekonomik
zarara yol açan dış borçlanma sebebiyle, Avrupa’ya bağımlılığın kapısı açıldı.
Antlaşmada, Avrupa devletlerinin, Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmamaları
belirtilmiş olmasına rağmen, daha sonraki zamanlarda bu antlaşmaya dayanarak
devletin iç işlerine karıştılar.

Karadeniz’in tarafsızlığının sağlanmasıyla ve Eflak-Boğdan ve Sırbistan
topraklarındaki idarelerin, konferansa katılan devletlerin ortak garantisi
altına alınmasıyla, bu bölgedeki Rus nüfuzu da ortadan kaldırıldı. Rusya’nın
güneyinde bir tampon bölge meydana getirildi. Bu suretle, Rusya’nın güneye inme
ve Akdeniz’e açılma politikası önlendi. Bu ise, Rusya’nın Asya’da genişleme
politikasına önem vermesine sebep oldu. Osmanlı Devleti, kongreye, galip
devletler arasında katıldığı halde, Karadeniz’le ilgili hususlarda, mağlup
devlet olan Rusya ile aynı statüye tâbi tutuldu.

Osmanlı Devletinin, devletler hukukundan faydalanması ve bununla Avrupa
devletler ailesinden sayılması kabul edildi. Ancak, bu husus, görünüşten ileri
geçemedi. Çünkü Osmanlı Devletinin Avrupa devleti sayılması ve devletler
hukukundan faydalanabilmesinin pratikte bir önemi yoktu. Avrupa devletleri,
kendi aralarında bile bu prensiplere pek saygı göstermiyorlardı. Bu sebeple,
bundan sağlanacak garantilerin kâğıt üzerinde kalması kesindi.

Gayrimüslimler lehine yeni hak ve imtiyazlar sağlayan ve Âlî Paşa tarafından
ilan edilen Islahat Fermanının, Paris Barış Antlaşmasında yer alması, Osmanlı
Devleti aleyhine yeni bazı hususları ortaya çıkarttı. Avrupa devletleri, her ne
kadar bu maddeyle Osmanlı Devletinin iç işlerine karışmamayı garanti ettilerse
de, aslında bu fermanın uygulanmasından doğacak meselelerle Osmanlı Devletinin
iç işlerine aynı zamanda ve ortaklaşa müdahale edebilecekleri yeni bir kapıyı
açmış oldular. Gayrimüslimlere ve Avrupa devletlerine verilen ticari imtiyazlar
hüviyetindeki kapitülasyonların
kaldırılmayıp, sürdürülmesi de bu müdahaleyi kolaylaştırdı.

Bu sebeplerle Paris Antlaşması, uygulama imkânlarından mahrum şartları ile,
Osmanlı Devletinin geleceği için bir garanti olmaktan uzaktı. Bu ise, barışın
uzun ömürlü olmamasına sebep olacaktı.

Paris Antlaşması, Kırım Savaşına katılan diğer devletlere doğrudan çıkar
sağlayan bir durum meydana getirmedi. Ancak, dolaylı olarak her devlet,
kendisine göre bazı çıkarlar elde etti.

İngiltere, Rusya’nın Karadeniz’deki donanma ve tersanelerinin yok edilmesi ve
bu denizde donanma bulundurmasını önlemekle, sömürgeleri ve yakın doğu ticareti
için büyük bir tehlikeyi, bir müddet için de olsa kaldırmış oldu.

Fransa, Rusya’nın özellikle mukaddes yerler meselesini bahane ederek,
Boğazlar ve Akdeniz’e inerek kendi nüfuz sahasına göz diktiğini gördüğünden
savaşa girmişti. Paris Antlaşmasıyla bu tehlike önlendi. Ayrıca Kırım Savaşı ve
bu müddet içinde yapılan ittifaklar ile önceden kendisine karşı kurulmuş ittifak
grubunu parçaladı. Antlaşmanın Paris’te imzalanması ise, Fransa’nın Avrupa
siyasetindeki nüfuzunun yükselmesini sağladı.

Sardunya (İtalya) da, Paris Konferansına katılmakla, İtalyan birliğini kurma
düşüncesini, devletlerarası bir kuruluşta tanıtma ve savunma imkânına kavuştu.
Böylece İtalyan birliği meselesini, Avrupa politikasının konuları arasına
sokturma fırsatını elde etti.

Netice olarak, Kırım Savaşı sonunda imzalanan Paris Antlaşmasıyla, Avrupa’da
yeni bir siyasî denge kurulmuş oldu. Bütün bunlara rağmen, Paris Antlaşmasının
getirdiği barış, çeşitli sebeplerle uzun ömürlü olmadı. Nitekim antlaşmanın
hemen arkasından, Osmanlı Devleti ve diğer Avrupa devletleri, yeni iç ve dış
meselelerle karşı karşıya geldiler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://serseri.hareketforum.com
 
Paris Antlaşması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SerSEri_GeNçLiK :: +++TÜRK TARİHİ+++ :: Antlaşmalar-
Buraya geçin: