SerSEri_GeNçLiK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

SerSEri_GeNçLiK

SeRsErİlEr MeKaNi
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Londra Konferansları ve Antlaşmaları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Erkek Mesaj Sayısı : 158
Yaş : 32
Lakap : KaPTaN
Kayıt tarihi : 15/09/08

Londra Konferansları ve Antlaşmaları Empty
MesajKonu: Londra Konferansları ve Antlaşmaları   Londra Konferansları ve Antlaşmaları Icon_minitimeC.tesi Eyl. 20, 2008 2:50 pm

Osmanlı Devletinin son yüz senelik döneminde Londra’da değişik tarihlerde
yapılan konferans ve antlaşmalar. Osmanlı Devleti, bunlardan bir
kısmına katılmadığı halde, dolaylı olarak kendisini ilgilendirmiştir. İngiltere,
uzun vadeli siyasî faaliyetleri neticesinde, dünyanın çeşitli bölgelerinde pek
çok sömürgeler kurmuştur. Böylece 19. asrın başlarından itibaren dünya
siyasetinde önemli derecede söz sahibi olmaya başladı. Bu bakımdan, 19 ile 20.
yüzyıllarda yapılan birçok konferans ve antlaşmalar Londra’da yapıldı.
Londra Antlaşması (6 Temmuz 1827): Mora’daki Yunan
ayaklanmasını desteklemek, Yunanistan’da bağımsız bir idare kurulmasını sağlamak
gayesiyle İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma. 1827’de batılı
devletlerin tahriki ile, Yunanlılar, Mora’da büyük bir isyan başlattılar.
Osmanlı Devleti, isyanı bastırmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa'dan yardım
istedi. Yardım gerçekleşip isyan tamamen bastırılmak üzere idi. Bu durum, Mehmed
Ali Paşanın Akdeniz’de güçlenmesi ile neticelenecekti. İngiltere, kendi aleyhine
böyle bir durumun gelişmesini engellemek için derhal harekete geçti. “Mısır
kuvvetleri zulmediyor, buna son vereceğiz” diyerek, Petersburg’da Çar hükümeti
ile 1826’da bir görüşme yaptı. Bu görüşme sonunda bir protokol imzalandı. Bu
protokol, Yunanistan’ın Osmanlı’dan koparılması ve bağımsız bir Yunan Devleti
kurulması için ilk adımdı. Aldıkları karara göre, Yunanistan, Osmanlı Devletine
sadece vergi ile bağlı yeni bir devlet olacaktı. Türkler ise Yunanistan’dan
tamamen çıkartılacaktı. İngiltere ve Rusya, bu protokolü Avusturya, Fransa ve
Prusya’ya bildirdi. Avusturya ve Prusya karşı çıktılar ise de, Fransa kabul
etti. Bundan sonra Londra’da İngiltere, Rusya ve Fransa arasında görüşmeler
başladı. Varılan antlaşma neticesinde (6 Temmuz 1827) Osmanlı Devleti,
Petersburg protokolünü benimseyip, müstakil bir Yunan Devletinin kurulmasını
kabul ederse, Mora’da isyan çıkaran asiler ile Osmanlı Devleti arasında bir
anlaşma yapılacak, kabul etmediği takdirde, protokolü imzalayan müttefik
devletler, isyancılara yardım edecekler ve isteklerini kabul ettirmek için
Osmanlı Devletine baskı yapacaklardı. Bu isteklerini bir nota ile Osmanlı
Devletine bildirdiler. Bu hareket, Osmanlı Devletinin iç işlerine bir müdahale
olduğundan reddedildi ise de, iş, Osmanlı-Mısır donanmasının yakıldığı Navarin Baskını (20 Ekim 1827) ile
neticelendi. Fransızlar, Mora’yı işgal ettiler. Bir taraftan da Osmanlı-Rus
Harbi çıktı ve Osmanlı Devletinin aleyhine neticelendi.

Londra Antlaşması (3 Şubat 1830): Yeni kurulan Yunan Devletinin
sınırlarını tespit etmek üzere İngiltere, Rusya ve Fransa arasında varılan
antlaşma. Osmanlı donanmasının Navarin’de yakılması, ordularının 1828-29 Rus
Savaşında mağlubiyete uğraması ve nihayet Mehmed Ali Paşa İsyanı ile karşı
karşıya kalması neticesinde, Yunanistan’a bağımsızlık yolu açılmış oldu.
Yunanistan’ın tam bağımsız bir duruma gelmesi, bilhassa İngiltere için büyük
çıkar sağlayacaktı. Bu sebeple İngiltere, Avrupa devletlerine, Yunanistan’ın
bağımsızlığı teklifini yaptı. Bunun üzerine, 3 Şubat 1830’da Londra’da toplanan
delegeler, yaptıkları antlaşmalar neticesinde Yunanistan’a tam bağımsızlık
tanıdılar. Bu durumu Osmanlı Devletine de bildirdiler. Osmanlı Devleti, o
zamanki şartlarda bunu kabul etmek durumunda kaldı.

Londra Antlaşması (15 Temmuz 1840): Mısır meselesine bir çözüm
getirmek üzere İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya devletleri arasında,
Londra’da yapılan antlaşma. Bu antlaşma, o sırada Osmanlı Devletine baş kaldıran
Mısır Valisi Mehmed Ali Paşayı, barışa zorlamak maksadı ile yapılmıştı ve daha
çok bu devletlerin çıkarlarını ilgilendiriyordu. Antlaşmaya göre Mısır, babadan
oğula geçmek üzere, Güney Suriye ve Akka da kayd-ı hayat şartıyla Mehmed Ali
Paşaya bırakılıyor ve işgal ettiği diğer yerlerden çıkması isteniyordu. Şâyet on
gün içerisinde antlaşma şartlarını yerine getirmezse, Mısır zorla elinden
alınacaktı. Mehmed Ali Paşa, Fransa’nın desteğine güvenerek bu teklifi reddetti.
Hattâ İstanbul üzerine hücum edeceğini bildirdi. Bunun üzerine Osmanlı ve
müttefikleri harekete geçti.

Mehmed Ali Paşa, savunmada kalmayı tercih etti. Oğlu İbrâhim Paşa, Suriye sınırı ile Suriye
kıyılarını savunmak için ordusunu dağınık tutmak zorunda kaldı. Bu arada Lübnan
halkı, Mehmed Ali Paşaya karşı ayaklandı. 11 Ağustos 1840’ta İzzet Mehmed Paşa
komutasındaki Osmanlı, İngiliz ve Avusturya Harp gemilerinden meydana gelen
filo, Beyrut önlerinde Mısır gemilerini yakıp Beyrut’u topa tuttu. Bir ay sonra
Beyrut, Sayda ve Sur şehirleri, müttefiklere teslim oldu. Kasım’da da Akka
kurtarıldı. Mısır ordusu için önemli bir üs olan Akka alınınca, Mısır ordusu
Suriye’yi tamamen boşaltmak zorunda kaldı. Mehmed Ali Paşa, Fransa’ya güvenmenin
boş olduğunu anladı. Direnmekten vazgeçti. 25 Kasım 1840’ta Amiral Nopier
komutasında bir İngiliz donanması, İskenderiye önlerine geldi. Mehmed Ali
Paşaya, antlaşma teklif etti. Suriye’yi istemekten vazgeçmesi ve Osmanlı donanmasını geri vermesi hâlinde,
babadan evlâda geçmek şartıyla, Mısır kendisine bırakılacaktı. Bu teklif kabul
edilmediği takdirde, İskenderiye bombardıman edilecekti. Mehmed Ali Paşa,
Suriye’yi zaten kaybetmişti. Ordusunun komutanı, oğlu İbrahim Paşadan hiç haber
alamıyordu. Fransa’nın yardımından da ümidi kesilmişti. Bu sebeplerle İngiliz
amiralinin tekliflerini kabul ederek, antlaşma yaptı.

Osmanlı Devleti, bu antlaşmadan memnun olmadı. Harbe devam edip Mehmed Ali
Paşanın yerine başka bir valinin tayinini istiyordu. İngiltere’nin ısrarı
üzerine kabul etti. Neticede, yedi seneden beri süren Osmanlı-Mısır anlaşmazlığı
tamamen halledildi. Mehmed Ali Paşa, Suriye’yi kaybetti. Fakat, Mısır’ı da
evlâtlarına intikal etmek üzere kazandı (Bkz. Hidivlik).

Londra Konferansı (17 Ocak 1871): Osmanlı Devleti, Rusya,
İngiltere, Almanya, İtalya, Avusturya, Fransa arasında imzalanan ve Karadeniz’in
tarafsızlığına son veren konferans. Osmanlı Devleti, bu konferansta, Londra’daki
elçisi Musurus Paşa tarafından temsil edildi. Uzun süren tartışmalardan sonra,
delegeler görüş birliğine vardılar ve 30 Mart 1856’da yapılan Paris Antlaşması'nın sınırlayıcı hükümlerini değiştirdiler.
Buna göre Osmanlı Devleti, Çanakkale ve İstanbul boğazlarını barış zamanında
dost ve müttefik devletlerin harp gemilerine açmak hususunda serbest
bırakıldı.

Karadeniz, eskiden olduğu gibi, bütün devletlerin ticaret gemilerine açık
hâle getirildi.

İlave edilen bir madde ile, Londra Konferansına katılan devletler, 30 Mart
1856 senesinde yapılan Paris Antlaşmasının bu yeni antlaşma ile kaldırılmamış
olan hükümlerini ve ilave edilen maddelerini tasdik ve teyid ettiler.

Bu antlaşma neticesinde, Rusya, 1856’daki Paris Antlaşması ile Karadeniz’deki
hükümranlık haklarını sınırlayan hükümlerden kurtuldu. Rusya, bu başarısını, Kırım Harbi'nin bir intikamı gibi
değerlendirdi. Çünkü Kırım Harbinin neticesinde kabul etmek zorunda kaldığı
şartları, diplomatik ve politik yollarla kaldırmış oldu. Osmanlı Devleti ise,
Rusya’nın antlaşmadaki isteklerini, Boğazlar için de yapacağı endişesinden
kurtulduğu için memnundu. Çünkü 1856 Paris Antlaşmasına göre Osmanlı Devleti,
Boğazları, dost ve müttefik devletlerin harp gemilerine barış zamanında
açabilecekti. Bu husus, Rusya’nın müdahalesi dışında kaldı.

Londra Konferansı ve Antlaşması (1912-1913): Balkanlarda ortaya
çıkan bunalımı halletmek ve mevcut barışı korumak için, 17 Aralık 1912’de
Londra’da, devletler arası, büyükelçiler konferansı yapıldı. Bu konferansta iki
mesele üzerinde duruldu. Biri Osmanlı Devleti ile Balkan devletleri arasındaki
sınırı ve barış esaslarını tespit etmek, ikincisi ise Osmanlı Devletinden alınan
toprakların Balkan devletleri arasında paylaşılmasından doğan ve bu sebeple
büyük devletleri karşı karşıya getiren anlaşmazlığı halletmekti.

Konferansta yapılan görüşmeler sırasında Yunanistan, Ege adalarından; Karadağ
İşkodra’dan; Bulgaristan da Edirne’den çekilmek istemiyordu. Osmanlı Devleti
ise, Edirne’yi bırakmamakta kararlı idi. Rusya ile Avusturya arasındaki
gerginlik de giderilemiyordu. Ayrıca Rusya, Kafkasya’ya asker yığmaya ve
Anadolu’yu tehdit etmeye başladı. Almanya, buna mâni oldu. Bu hâdiseler
sebebiyle konferans uzun sürdü ve neticesiz kaldı. Bunun üzerine Balkan
Savaşı'nın yeniden başlamaması için, büyük devletler, 17 Ocak 1913’te Osmanlı
Devletine ortak bir nota verdi. Bu notada, Edirne’nin Balkan devletlerine
terkini ve Ege adaları hakkında verilecek kararın kendilerine bırakılmasını
istediler. Aksi takdirde çıkacak savaşta, Osmanlı Devletinin güç duruma
düşeceğini bildirdiler. Büyük devletler, böylece, Balkan Savaşı başlamadan hemen
önce, bu savaş sonrasında Edirne ve Ege adaları bölgesinde durumun değişmeyeceği
garantisini bir tarafa bırakarak, Balkan devletlerini desteklediklerini ve sınır
değişikliğini kabul ettiklerini açıklamış oldular.

Bu sırada Osmanlı Devletinde yeni hâdiseler vuku buldu. Yenilgi ve gelişen
siyasî hâdiseler, Kâmil Paşa hükümetini yıpratmıştı. Bu durumdan istifade eden
İttihat ve Terakki Fırkası, 23 Ocak
1913’te Bâbıâlî’ye baskın yaparak iktidarı
ele geçirdi. Mahmud Şevket Paşa'nın
başkanlığı altında yeni bir hükümet kuruldu. Hükümet, büyük devletlerin verdiği
notayı reddetti. Bunun üzerine 3 Şubat 1913’te, Osmanlı Devleti ile Balkan
devletleri arasında savaş başladı. Fakat İttihat ve Teraki hükümeti, bu savaşta
başarı sağlayamadığı gibi, düşmana karşı kendi savunmasını yapan İşkodra,
Karadağlıların eline geçti. Yanya, Yunanistan; Edirne de Bulgaristan tarafından
işgal edildi.

Osmanlı Devleti, bu durum karşısında, büyük devletlerle yeniden barış
görüşmelerine başlanmasını istedi. Bu istek üzerine, 30 Mayıs 1913’de Londra
Barış Antlaşması imzalandı.

Bu antlaşma neticesinde Osmanlı Devleti, Midye-Enez hattının batısında kalan
bütün topraklarını Balkan devletlerine bırakmak durumunda kaldı. Bu topraklar,
Balkan devletleri arasında paylaşıldı. Ege adaları hakkındaki karar, büyük
devletlere bırakıldı. Bulgaristan ise, Ege adalarına açılmakla büyük devlet
hâline geliyordu. Yunanistan da, Selânik şehrini alarak sınırlarını genişletti.
Ege Denizine yerleşmek için, önemli derecede imkânlar kazandı. Diğer taraftan
Sırbistan da genişlemeye başladı.

30 Mayıs 1913’te yapılan Londra Antlaşmasının bütün bu neticeleri, Balkan
devletlerini memnun etmedi. Bölgede yeni hâdiselere sebep oldu. (Bkz. Balkan Savaşları)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://serseri.hareketforum.com
 
Londra Konferansları ve Antlaşmaları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SerSEri_GeNçLiK :: +++TÜRK TARİHİ+++ :: Antlaşmalar-
Buraya geçin: